drsevilayzorlu@gmail.com
TEL : 0242 316 98 99
Cetad Antalya Bölge Temsilcisi
Ä°NTÄ°HAR
Ä°NTÄ°HAR RÄ°SKÄ° OLDUÄžUNDA TEDAVÄ° YAKLAÅžIMLARI

Ä°ntihar eÄŸilimi olan kiÅŸiler arasında iyi sosyal desteÄŸe sahip olmak ve evli olunması, sorumluluÄŸunda bir çocuk (özellikle 2 yaşından küçük) olması, dini inancı intiharı yasaklıyor olması, depresyonu ve madde bağımlılığı olmaması, tıbbi desteÄŸe yakın olmak ve bunu kullanabilmek, bir bakıcıyla (yaÅŸlı veya kronik hastalığı olanlar için) iyi iliÅŸkiler içinde olunması intihara eÄŸilim açısından koruyucu faktörlerdir.

Psikiyatrik hastalardan kadınlar, hastaneye yatışta ileri yaÅŸta olanlarda, hastanede yatış süresi uzun olanlarda intihara eÄŸilim riski daha düÅŸüktür.

Depresif hastalara bakıldığında ailelerine karşı daha fazla sorumluluk hissedenler, çocuklarına olan baÄŸlılıklarının daha fazla olanlar, çevreleri tarafından reddedilmekten daha fazla çekinenler, dini inancı intiharı yasaklayanlar, hayatta kalma ve zorluklarla mücadele etme açısından daha kabiliyetli olanlar, intihardan daha fazla korkanlar intihara daha az yeltenir.

“YaÅŸamak herÅŸeyden güzel ve herÅŸeye deÄŸer”, “tanınmamış olmaktan korkuyorum”, intihar etmek en büyük günahlardandır”, “ben ölürsem çocuklarıma kim bakar, onları yalnız bırakamam”, “hayatımı ve kaderimi kontrol edebilirim” gibi düÅŸünceler intihar düÅŸüncesi geliÅŸtirebilecek kiÅŸileri hayatta tutmada etkilidir. Bu düÅŸüncelerin intihardan koruduÄŸu Malone ve ark.ca yapılan araÅŸtırmalarda kanıtlanmıştır. Linehan da bu özellikleri tarayan güvenilir bir ölçek oluÅŸturmuÅŸtur.

Fakat tahmin edilebileceÄŸi gibi bu düÅŸüncelerin etkileri, bu konulara bakış açıları etnik topluluklar, kültürler, hatta küçük guruplar arasında bile deÄŸiÅŸebilmektedir. Yine de intiharın sorgulandığı bir hastada koruyucu etkenlerin bilinmesi faydalı olacaktır. Hatta intihar düÅŸüncesinden vazgeçirmede hekim bunlardan yararlanabilir. Ä°ntihar düÅŸüncesi ile yoÄŸun olarak meÅŸgul olan hastanın dikkati ailesine, çocuklarına ve arkadaÅŸlarına doÄŸru yönlendirilebilir.

Umutsuzlukta yukarıda bahsedildiÄŸi gibi intiharın oluÅŸumunda önemli etkenlerdendir. UmutsuzluÄŸun intiharın önemli bir belirleyicisi olduÄŸunun anlaşılması intiharı tanıma, fark etme ve tedavi etme açısından yararlıdır. Tedavide görünüÅŸteki tüm olumsuz beklentilere, var olduÄŸu sezilen en ÅŸiddetli umutsuzluklara karşı olumlu beklentileri de araÅŸtırmak, umudun hangi nesnelere baÄŸlandığını bulmak ve iÅŸlemek gerekir. Aslında umutsuzluk bir anlamda umudun yönünü ve nesnesini deÄŸiÅŸtirmiÅŸ bir biçimi olarak anlaşılabilir.

Bu durumun tedavisi olduÄŸu hastaya ve ailesine mutlaka anlatılmalıdır. Ä°ntihar düÅŸünceleri yoÄŸunlaÅŸtığında en yakın saÄŸlık kuruluÅŸuna ve psikiyatriste gitmesi istenmelidir. Hastaya verilecek desteÄŸin çok kaliteli olması konusunda yakınlar, özellikle eÅŸler ve ebeveynler bilgilendirilmelidir. Ä°ntihar düÅŸüncesi olan hasta çok yakından takip edilmeli hiçbir zaman, uyurken bile yalnız bırakılmamalıdır. Acil durumlarda hastaya müdahale edebilecek, polise veya 111’e haber verebilecek biri devamlı yanında olmalıdır.

Duygudurumu bozukluÄŸu olan süisidal hastalar tedavi almıyorlarsa, kendileri için yardım arama çabaları yoksa, zorla doktora getirilmiÅŸlerse hospitalizasyon düÅŸünülmelidir. Bipolar hastada ÅŸiddet içeren davranışlar sergileme hospitalizasyon endikasyonu olabilir. Bazı durumlarda intihar düÅŸüncesini dile getirilebilir veya davranışlarından bu izlenim elde edilebilir. DiÄŸer durumlarda risk hastanın ajitasyonuna, disforisine ve bunlarla beraber olan diÄŸer risk etkenlerine bakılarak deÄŸerlendirilebilir. EÄŸer tüm bunlarla beraber hızlı döngülü bir duygudurumu varsa risk çok artacaktır.

Son yıllarda psikiyatride kullanılan yöntemlerin, ilaçların, özelliklede antidepresanların hızla geliÅŸmesine raÄŸmen intiharı ve intihar giriÅŸimlerini önleme kapasitesi kısıtlı ve yetersiz kalmıştır. Yinede sahip olunan klinik tecrübeler ve araÅŸtırma sonuçlarına dayanarak bazı etkili intiharı deÄŸerlendirme ve intihara müdahale etme yöntemleri oluÅŸmuÅŸtur. Trisiklik antidepresanlar yüksek dozlarda toksik etkili olmalarına raÄŸmen, intihara karşı diÄŸer antidepresanlardan daha iyi koruyabilir. Antidepresanların bazen görülen ajitasyon, uykusuzluk ve halsizlik gibi yan etkileri yüzünden intihar eÄŸilimi tetiklenebilir. Maria A. Oquendo ve arkadaÅŸlarının 180 intihara teÅŸebbüs etmiÅŸ depresif hastayı incelediklerinde bunların yeterli tedaviyi almadıklarını görmüÅŸler. Ä°sometsa ve ark.da araÅŸtırdıklarında sadece %10-14 intihar etmiÅŸ depresyon hastasının yeterli tedaviyi aldığını bulmuÅŸ. Bununla beraber %50-80 kadar hastanın intihar etmeden 30-90 gün öncesinde bir hekimle görüÅŸtüÄŸünün bilinmesi yapılabilecek ÅŸeyler olduÄŸunu göstermektedir. Nitekim Ä°sveçte birinci basamak hekimlerinin depresyonun tanı ve tedavisi konusunda bilgilendirilmesinin ardından antidepresan kullanımında artış ve intihar oranlarında azalma kaydedilmiÅŸtir. Benzer sonuçlar birkaç çalışmada daha bulunmuÅŸtur. Verilerin takibinde bu etkinin birkaç yıl içinde azalarak sona erdiÄŸi görülmüÅŸtür. Yani hekimleri bu konuda eÄŸitme periyodik olarak devamlı yapılmalıdır.

Ä°ntiharın tedavisinde en hızlı ve en etkili yöntem elektrokonvulzif tedavi (EKT)’dir. Ama EKT’nin uzun dönemdeki koruyucu etkisi iyi araÅŸtırılmamıştır.

405 bipolar ve 92 unipolarla yapılan bir “lityum profilaksisinin mortalite üzerindeki etkileri”ni görme çalışmasında hastalar 30 yıl boyunca takip edilmiÅŸler.

Grup A Bunlardan 277’si ölene kadara veya çalışma sonlana kadar klinikle iliÅŸkilerin kesmemiÅŸ.

Grup B 86 tanesi klinikle iliÅŸkisini kesmiÅŸ ama lityuma devam etmiÅŸ.

Grup C 134’ü hem kliniÄŸi bırakmış hem de lityumu kesmiÅŸ.

Her üç grupta da bipoların saÄŸlıklı toplumdan yüksek intihar oranlarına sahip olduÄŸu görülmüÅŸ. Unipolarlar arasında sadece kliniÄŸi veya lityumu kestikten sonra intiharda artma görülmüÅŸ. Bipolarlardaki intihar oranları grup A’da 3,5 / 1000 hasta yılı iken B’de 4,34 / 1000 hasta yılı C’de 6,3 / 1000 hasta yılı bulunmuÅŸ. Bu çalışma ile lityumun antisuisidal etkisinin bipolarlar kadar unipolarlarda da iyi olduÄŸu görülmüÅŸ. Lityum etkisini depresyon atakları sayısını ve süresini azaltarak, agresifliÄŸi ve düÅŸmanca tutumların yoÄŸunluÄŸunu azaltarak gösterir. Bunun yanında düzenli olarak bir klinik tarafından takip edilmenin de intihar oranlarını daha da düÅŸürebileceÄŸi bulunmuÅŸtur. Aynı etki clozapinle tedavi edilen ve periyodik aralıklarla kontrole gelen ÅŸizofren hastalarda da görülmüÅŸ.

Hastanın yakından takibi ve tedavisi; epizotların sıklık ve kötülüÄŸünü, mortalite ve morbiditeyi azaltmada önemlidir.

Bipolar I bozukluÄŸu olan ve intihara teÅŸebbüs etmiÅŸ 1397 hasta (%39’u lityum alan) incelendiÄŸinde; erkeklerde kadınlardan daha fazla komorbid alkol kullanım bozukluÄŸu olduÄŸu, daha genç yaÅŸta intihara teÅŸebbüs ettikleri ve daha kısa bir tedavi geçmiÅŸi oldukları bulunmuÅŸ(Isometsa). Hastaların %74’ünde o sırada tedavi almaktaymış ve %39’u bu eÄŸilimlerini son 3 ay içinde doktorlarına belirtmiÅŸler. Ama bunlardan sadece %11’i gereken dozda antidepresan almışken, araÅŸtırmaya katılan hastaların hiçbirine EKT uygulanmamış. Bipolarlar, unipolarlardan daha fazla boÅŸanma ve hastaneye yatış hikayesine ve daha uzun tedavi süresine sahipmiÅŸ.

Lityumu duygudurumu düzenleyicisi olarak kullanan hastalarda eÄŸer lityum herhangi bir nedenden dolayı kesilirse takipteki ilk 12 aya dikkat edilmelidir. Bu dönemde intihar riski 20 kat artabilir. 12 ayın sonunda intihar riski lityum tedavisine baÅŸlandığı dönemdeki oranına dönmektedir. Lityumun kesiliÅŸ ÅŸeklide önemlidir. EÄŸer hızlı kesilirse hem depresyona girme ihtimali hemde intihara teÅŸebbüsü ihtimali yükselir.

Riskli kiÅŸilerde intihar riskini azaltmada psikodinamik ve biliÅŸsel davranışçı psikoterapötik yöntemlerden de faydalanılabilir. Bunlarda amaç ölüm düÅŸüncesiyle artan anksiyete ile baÅŸetme becerilerini arttırmak, ölüm düÅŸüncesine karşı savunma düzeneklerini harekete geçirmek, sorunları çözme ve bunlarla baÅŸedebilme yeteneklerini geliÅŸtirmektir. Hastanın izolasyonu engellenmeli, günlük aktiviteler arttırılmalı ve intihar düÅŸüncesinin temelinde depresyon varsa bunun tedavisinin mümkün olduÄŸu devamlı hatırlatılmalıdır. Bu esnada ölmeyi isteyen hasta ile yaÅŸamı korumaya çalışan doktor arasında zıt karşıt aktarımlar ortaya çıkar. Ölüm düÅŸünceleri ile direk olarak ilgilenmek terapistin ölümle ilgili kendi korkularını ve yetersizliklerini, yardım edememenin getirdiÄŸi ümitsizlik duygularını alevlendirirken karşıt kızgınlığı ve intiharı destekleme dürtülerini ortaya çıkarabilir.

Psikofarmakolojik tedavi alan, intiharı tekrar etme riski yüksek olan hastalara psikoterapötik açıdan da destek saÄŸlamak intiharın tekrarını azaltmaktadır. BiliÅŸsel davranışçı yöntemlerle tedavi edilen hastalarda kendine zarar verme davranışları da azalmaktadır.



Web Sitlerimiz: Antalya Terapi Psikiyatri | Antalya Cinsel Terapi | Neo Rezonans Antalya | Sevilay Zorlu