drsevilayzorlu@gmail.com
TEL : 0242 316 98 99
Cetad Antalya Bölge Temsilcisi
BEDENSEL HASTALIKLAR
KALP HASTALIKLARI VE PSİKİYATRİK BOZUKLUK BİRLİKTELİĞİ

Kalp hastalıklarında %50 ‘lere varan psikiyatrik bozukluk bildirilmektedir. Bunların başında depresyon gelmektedir. Günlük yaÅŸamda kalp ile duygular arasındaki baÄŸlantı hep ilgi odağı olmuÅŸ ve günlük konuÅŸma dilimize bununla ilgili pek çok deyiÅŸ girmiÅŸtir. “YüreÄŸi aÄŸzına gelmek, kalpsiz, yüreÄŸi daralmak, yüreÄŸi kabarmak, yürek kalkması… “ gibi.

            Psikiyatrik hastalıkların kalp üzerinde oluÅŸturdukları etkiler tarih boyunca çeÅŸitli adlarla anılmıştır.Sinirsel çarpıntı, irritabl kalp, efor sendromu, kardiyak nevroz gibi.Özellikle A tipi ( hırslı, çalışkan) kiÅŸilik yapısı baÅŸta myokard enfarktüsü ( kalp krizi)olmak üzere pek çok kalp hastalığına yatkınlık yaratan psikolojik bir durum olarak söylenegelmiÅŸtir. Günümüzde kalp hastalıklarının stresle ortaya çıktığı ve bunu önlemek için stresten uzak yaÅŸam kurmanın zorunluluÄŸu herkesin bilgisi dahilindedir. Kalp hastalarını ya da bu türden yakınmaları bulunan hastaları ele almada psikiyatrik bileÅŸen kaçınılmaz biçimde önemlidir.Hastaları anlamak , doÄŸru tanı koymak ne kadar önemliyse,  var olan psikiyatrik hastalığı doÄŸru ve uygun biçimde tedavi etmek de o denli gereklidir.

                                    MÄ°YOKARD ENFARKTÜSÜ (KALP KRÄ°ZÄ°)

            Kalp krizi sonrası ANKSÄ°YETE ilk 24 saat içinde ortaya çıkan tablodur. Koroner yoÄŸun bakım birimine kabul ile birlikte hastada endiÅŸeli beklenti,  hastalığı ve getirdiÄŸi olumsuz koÅŸulları, geleceÄŸi bir felaket ya da tehdit gibi algılama söz konusudur. Hastalarda temel sorun belirsizlik ancak hastaların %2’si belirsizliÄŸi saf olarak yaÅŸar; çok daha büyük oranda anksiyete olarak yaÅŸanır. Bu anksiyete, psikiyatrik tanı sistemleri açısından deÄŸerlendirildiÄŸinde YAYGIN ANKSÄ°YETE BOZUKLUÄžU’nu andırmaktadır.

            Hastaların hemen hemen yarısı ancak sorgulandığında anksiyete bildirmektedirler, yoksa bu hastalar atlanmaktadır. Tema olarak hastada ani ölüm korkusu, bağımlılık, statü ve yeterlilik yitimi, cinsel iÅŸlev iliÅŸkilerinde rol deÄŸiÅŸiklikleri ya da kayıpları bulunmaktadırlar. DiÄŸer yandan kalp operasyonu, yeni bir enfarktüsü geçirme riski, cinsel iÅŸlevlerde kayıp ve aÄŸrı hastanın temel korkuları olarak rahatsızlık vermektedir. Zaten hastanın A tipi davranış özelliklerine sahip olduÄŸu hesaba katılırsa, kontrolü kaybetme korkusu daha da baskın hale gelmektedir. Ama öte yandan yadsıma (inkar) klinik ortamında önemli bir sorun olarak klinisyenin karşısına dikilir. EÄŸer hasta tedavinin seyrini bozmayan bir yadsıma sergiliyorsa, yani yalnızca hastalığın çaÄŸrıştırdığı korku, kaygı ya da sıkıntı gibi duyguları kendisinden uzak tutuyorsa ama diÄŸer yandan klinik önerilere uymasını etkilemiyorsa, bu tam da istenen bir durumdur; dengeleyici bir iÅŸlev görür. Ama hasta klinik ortamda uykusuzluk sergiliyorsa, serumu söküp tuvalete kalkıyorsa, gizli gizli sigara içiyorsa  ya da hastane yemeÄŸi yerine bir biçimde dilediÄŸi ama yasaklanmış yemekleri yiyorsa, iÅŸte o zaman baÅŸ edilmesi gereken bir durum vardır. Bu durumda hastayla iddialaÅŸmak yerine, hastanın anksiyeteyi kendinden uzak tutma çabasına saygı göstererek yaklaÅŸmak uygundur. Oysa bilinen yaygın davranış yadsımayı kırmak için hastayı daha da fazla korkutmak üzere felaket senaryoları söylemektir.

            Hastaneye yatışın 3 günü geçtikten sonra, yadsıma yavaÅŸ yavaÅŸ kırılmaya baÅŸlar. Ama diÄŸer yandan hasta karşılaÅŸtığı durumla iyice yüzleÅŸir, hastalığın getirdiÄŸi kısıtlamalarını algılar ve kayıp algısı yerleÅŸir.Bu duygular da hastayı depresyona sürükler. Miyokard enfarktüsü geçirmiÅŸ hastaların subakut dönemindeki deÄŸerlendirilmesinde, yaklaşık %50 DEPRESÄ°F BELÄ°RTÄ°LER , %20 MAJÖR DEPRESYON saptanmaktadır.

DEPRESYON

            Depresyon, kalp hastalıklarında ölüm riskini arttıran nedenlerin başında  bilinmektedir. Kalp hastalıklarında en yüksek oranda görülen psikiyatrik tablo depresyondur. Bedensel belirtilerin ön planda olduÄŸu, eski deyimle MASKELÄ° DEPRESYON, psikiyatri dışı kliniklere baÅŸvuran hastaların yaklaşık yarısını kapsamaktadır.

            Kalp hastalığı bulunanlarda majör depresif bozukluk görülme riski normalin 1,5-4,5 katı arasında deÄŸiÅŸmektedir. Miyokard enfarktüsü geçiren hastalarda enfarktüs öncesi depresyon görülme oranı ise %27,5 olarak saptanmıştır, hastanede yatarken bu oran % 31. 5’ e çıkmaktadır. DiÄŸer yandan bakıldığında yeterli biçimde tedavi edimeyen depresif hastalarda miyokard enfarktüsü geçirme oranı normalin 6 katına kadar çıkabilmektedir. Riski artıran etkenler arasında yalnızlık, kiÅŸiler arası iliÅŸkilerde sorunlar ve iÅŸ stresi bulunmaktadır.

            Depresyonda geliÅŸen deÄŸiÅŸken kalp hızı , duygudurum bozukluklarında ortaya çıkan kalp hastalıklarının ve kardiyak ölümlerin önde gelen sorumlusu olarak ileri sürülmektedir. Ayrıca depresyon kanın pıhtılaÅŸmasını da bozar.

            Psikososyal olarak da kalp hastalığının seyrini kötüleÅŸtirebilir. Hastanın kalp hastalığına uygun bir yaÅŸam sürmesini engeller ( örn. fazla sigara tüketimi ), hastanın tedaviye baÄŸlılığını azaltır, gereken incelemeleri zamanında yaptırmasını önler, rehabilitasyon programlarına uyumunu bozar (egzersizden vazgeçme ), iÅŸlevselliÄŸe dönüÅŸü engeller

            Sonuç olarak kalp hastalarında ortaya çıkan depresyon; seyri kötüleÅŸtirmekte, komplikasyonları artırmakta ve ölüm riskini yükseltmektedir.

TANI NASIL KONULABÄ°LÄ°R?

            Günlük uygulamada kalp hastalarında eÅŸlik eden depresyonun saptanması güçtür. Miyokard enfarktüsü sonrası tanınma oranı yalnızca %10 ‘da kalmaktadır   . Depresyonun belirtileriyle kalp hastalıklarına ait belirtiler ( yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı vs ) örtüÅŸmektedir.  Bu gibi durumlarda hep depresyon varmış gibi hareket etmek, klinik uygulamada hasta lehinedir ve daha yararlıdır .

ANKSÄ°YETE (KAYGI)

            Normal koÅŸullarda herhangi bir patoloji bulunmayan bedende anksiyete, iÅŸlevsel bir tepkidir. Ä°ÅŸ baÅŸarısı ve atılganlık için gereklidir. Ancak aşırı ve uzun süreli anksiyete ise iÅŸ baÅŸarısında düÅŸmeye,  tükenmeye, hastalık belirtilerine (çoÄŸu kez kalp hastalığı) ve yatıştırıcı ilaç kullanımına yol açar. Böylesi etkisi bulunan anksiyete hem kalp hastalarına yatkınlık hem de kalp hastalığında bozulmuÅŸ fizyolojiyi olumsuz iÅŸler.

            Tıpkı depresyonda olduÄŸu gibi, anksiyetede de kalp hızı deÄŸiÅŸkinliÄŸi düÅŸer ve kalbin kanlanması, ritmi olumsuz etkilenir. ÇoÄŸu kez kalp hastalarına anksiyeteye öfke ve düÅŸmanca tutum (hostilite) eÅŸlik etmektedir. Anksiyete kalp hastalarında özellikle de diÄŸer olumsuz duygularla birlikte ortaya çıktığında baÅŸ edilmesi gereken emosyonel sorunların başında gelmektedir. Özellikle miyokard enfarktüsü sonrasında geliÅŸen anksiyete ya da kaygı hem daha fazla komplikasyonlara neden olmaktadır hem de hastalığın seyrini (iskemi ve aritmi açısından) kötüleÅŸtirmektedir.

PANÄ°K BOZUKLUÄžU

            Kinik uygulamada panik bozukluÄŸu ile miyokard enfarktüsü aynı belirti örtüsününe sahip olabilir. Koroner arter hastalığından kuÅŸkulanılan ve bu nedenle ileri inceleme planlanan hastalarda % 15 oranında panik bozukluÄŸu saptanmıştır. Klinik uygulamada hastada panik bozukluÄŸu varmış gibi en uygun tedavi yapmak ancak koroner kalp hastalığın hiçbir zaman dışlamamak gereklidir. Ayırıcı tanıda birbirleriye karışabilecekleri gibi, birlikte de bulunabilecekleri akıldan çıkarılmamalıdır.

            Panik bozukluÄŸun kategorizasyonunda kardiyak belirtiler ayrı bir küme oluÅŸturmaktadır.Kardiyak belirtilerle giden panik bozukluÄŸunda agorafobi daha yüksek orandır.Bir çalışmada panik bozukluÄŸu hastalarının % 89 ‘unda çarpıntı ve diÄŸer kardiyak belirtiler saptanmıştır. Panik bozukluÄŸu hastalarının kalp hastalıklarına olan duyarlılıkları ve korkuları  bir tanı karmaÅŸasına yol açmaktadır.

                        TRAVMASONRASI STRES BOZUKLUÄžU (TSSB)

         Ölüm ve ölümü çaÄŸrıştıran koÅŸullar altında ortaya çıkan ve kiÅŸinin rüyalarında ya da belleÄŸinde olayı  hoÅŸ olmayan biçimde tekrar tekrar yaÅŸaması, bundan kaçınma çabaları ile karakterize yoÄŸun anksiyetenin eÅŸlik ettiÄŸi bir tablodur. Özellikle miyokard enfarktüsü sonrasında geliÅŸen durum hastanın bunu bir travma olarak kavramlaÅŸtırmasına yol açabilmektedir. Hasta kalp hastalıkları ile ilgili her uyaranda yeniden baÅŸa döner;  aynı yoÄŸunlukta anksiyete yaÅŸar. TSSB miyokard enfarktüsü ile hastanın baÅŸa çıkmasını bozduÄŸu gibi, fizyolojik olarak kanın pıhtısının çözülmesini geciktirebilir.

KALP HASTALIKLARINI ANDIRAN PSÄ°KÄ°YATRÄ°K TABLOLAR

    Kalp hastalıklarının öldürücü doÄŸası, insanlar için baÅŸta miyokard enfarktüsü olmak üzere tüm kalp hastalıklarını korkulu rüya haline getirmektedir. Psikiyatrik tablolarda üç kardiyak belirti öne çıkmaktadır: GöÄŸüs aÄŸrısı, çarpıntı ve nefes darlığı. Bu belirtiler kalp hastalıklarını doÄŸrudan anımsatan belirtilerdir. GöÄŸüs aÄŸrısı saÄŸlık hizmeti için baÅŸvuran tüm hastaların %12’sinde bulunan bir belirtidir. Ancak bu hastaların  % 11’inde organik bir etyolojik etken ayırt edilebilmekte, geri kalanı psikososyal kökenli olarak geliÅŸmektedir. GöÄŸüs aÄŸrısına ek olarak çarpıntı bulunması hastayı kalp hastalığı endiÅŸesine daha da yaklaÅŸtırmaktadır.

            “Kalbin yerinden çıkacak gibi olması, göÄŸsün yanması, kalbin pırpır atması, nefesi kesecek denli göÄŸüste baskı olması ve ölecek gibi olma” hastaların yaygın kullandığı tanımlardan bazılarıdır. Herhangi bir stres eÅŸliÄŸinde ya da, olmaksızın aniden ortaya çıkan kardiyak yakınmalar bir anda hastayı rahatsız etmektedir. GöÄŸüs aÄŸrısı yerleÅŸimi, ÅŸiddeti ve yayılımı itibariyle daha anlamlı, çare arama davranışı daha tutarlı ve öncesinden stres etkeni bulunmamasıyla daha tipik olarak bildirilmiÅŸtir. Bu nedenle klinisyenin karıştırma olasılığı azımsanmayacak düzeydedir.

SOMATÄ°ZASYON BOZUKLUÄžU

     Somatizasyon bozukluÄŸu açıklanamayan bedensel yakınmalarla giden ve genç yaÅŸta baÅŸlayan bir bozukluktur. Bu belirtiler aslında aÄŸrı, sindirim sistemi,cinsel, psödonörolojik olarak belirlenmiÅŸ olsa bile, bu belirti kombinasyonu zaman zaman doÄŸrudan bir kalp hastalığını iÅŸaret edebilir. Bazen de açıklanamayan bedensel yakınmalar, giderek bir hastalık etrafında toplanarak hastanın ikna olmadığı bir inanış haline dönüÅŸebilir. Bu tablo ise HÄ°POKONDRÄ°YAZÄ°S olarak tanımlanmaktadır.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            SONU

    Kalp hastalığı seyrinde sırasında ortaya çıkan psikiyatik tablolar hastalığın seyrini kötüleÅŸtirmesi nedeniyle mutlaka tedavi edilmelidir. Bunların tedavisi hastalara uygun biçimde yaklaşım ile baÅŸlamaktadır. Ä°laç tedavisinde ise kalp üzerine etkileri ve ilaç-ilaç etkileÅŸimleri dikkate alınmalıdır. Tüm bu ilkeler göz önünde bulundurulduÄŸu zaman, yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir.

Uzm.Dr. Sevilay ZORLU

Psikiyatrist &  Psikoterapist

www.antalyaterapipsikiyatri.com

www.antalyacinselterapi.com

Åžirinyalı Mh. Ä°smet GökÅŸen Cad.

1528 S. Åžahbaz Apt. K:2 D:5

Tel: 0 242 316 98 99 

 

 

 



Web Sitlerimiz: Antalya Terapi Psikiyatri | Antalya Cinsel Terapi | Neo Rezonans Antalya | Sevilay Zorlu