drsevilayzorlu@gmail.com
TEL : 0242 316 98 99
Cetad Antalya Bölge Temsilcisi
SANAT TERAPÄ°SÄ°
AÄ°LEDE SANAT TERAPÄ°SÄ°

AÄ°LEDE SANAT TERAPÄ°SÄ°

Ailede sanat terapisi, son yıllarda, aile terapisi kuramlarının geliÅŸiminin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kuramın geliÅŸimi, aile terapisinde sanatsal ifade biçimlerini kullanan terapistlerin ilgisini çekmiÅŸtir.

Aile sisteminin, ebeveyn çocuk iliÅŸkisinin ve çiftlerin iliÅŸkisinin sanatla deÄŸerlendirilmesi ve araÅŸtırılmasına yönelik bütünlüklü terapi kurgusu oluÅŸturmak için, PSIKODINAMIK, HÜMANIST, YAPISAL, STRATEJIK, ÇÖZÜM ODAKLI VE SISTEM YAKLAÅžIMI gibi pek çok kuramsal çerçeve kullanılmıştır. Bu kuramların ışığında, sanatsal ifadenin deÄŸiÅŸime etkisinin, ailedeki etkileÅŸim örüntülerinin ve sistem dinamiklerinin anlaşılmasını saÄŸlayan çabalar önde gelen aile terapisi kuramlarını da etkilemiÅŸtir.

Bu çalışmada, sanat terapisinin; SÖZSÜZ ILETIÅžIM, GÖRSEL PROBLEM ÇÖZME, AKTIF KATILIM SAÄžLAMA gibi genel yararlılıkları üzerinde durulmuÅŸtur. Bu baÄŸlamda, aÅŸağıda sıralanmış bazı yararlılıklar ailede sanat terapisinde de görülmektedir, hatta bazıları sadece aile sanat terapisinde görülmektedir:

Aile sanat terapisi, bütün jenerasyonların süreç üzerinde EÅžIT SÖZ HAKKINA sahip olmalarını saÄŸlar. Sanatı ifade aracı olarak kullanmak, bütün aile bireylerini terapötik baÄŸlamda aynı düzeye getirir.

Aile sanat terapisi, bireysel ve grupla sanat etkinlikleri aracılığıyla sürece katılan bütün bireylerin duygu ve düÅŸüncelerini kendiliÄŸinden ve sürekli ifade edebilmelerine olanak saÄŸlar. KiÅŸiler ve aileler, baÅŸka türlü kuramadığı iletiÅŸimi sanat etkinliÄŸi içinde kurabileceklerini görürüler.

Bireysel terapide görsel ögelerin kullanılması, bireyin aile iliÅŸkilerini aydınlatır. Basit bir resim veya kolaj çalışması bireyin içinden geldiÄŸi ailedeki konumunun ve rolünün anlaşılması için fırsatlar saÄŸlar.

Sanat terapisi aile içi etkileÅŸim için yeni yollar saÄŸlar. Aile sorunlarının çözümü için yaratıcı potansiyelini kullanma, sorunlara farklı bakış açısından yaklaÅŸma ve deÄŸiÅŸime yönelik davranışları destekleme gibi fırsatlar saÄŸlar.

Bu bölümde, çeÅŸitli aile terapisi kuramlarına dayalı klinik uygulamalar olarak ailede sanat terapisine stratejik bir yaklaşım amaçlanmıştır. Bu baÄŸlamda, uygulama örnekleri ile, metaforların kullanımı, yeniden uygulanabilir örüntüler, ikincil deÄŸiÅŸimler, yeniden çerçevelendirme, ritüellerin kullanımı, dengesizleÅŸtirme ve terapötik çifte bindirme konuları kısaca gözden geçirilecektir.

METAFORLARIN KULLANILMASI

( Metafor: Bir kavramı ya da nesneyi benzetme amacı olmaksızın baÅŸka bir kavram ya da nesnenin yerine kullanarak imgesel çaÄŸrışım yapmaya yöneltmek. )

Haley (1963,1973) metaforların, terapist ile hastası arasında doÄŸrudan, güçlü ama tehdit edici olmayan bir iletiÅŸim aracı olabileceÄŸini düÅŸünür. Metaforlar görsel, sözel veya hem görsel hem sözel olabilir. Metaforlar, hastanın sorununu araÅŸtırırken ve direnç uyandırmadan hastaya direktif vermek gerektiÄŸinde çok iÅŸlevsel olabilir. Çünkü hasta kendisine yöneltilen metaforun bir araÅŸtırma ya da direktif olduÄŸunu fark etmeden terapist amacına ulaÅŸabilir. Terapist, hastanın metaforlarını araÅŸtırarak ve biçimlendirerek; hastanın durumuna uyan özgün bir yaklaşım geliÅŸtirebilir.

A, 26 yaşında, 4 yıllık evliliÄŸi ile ilgili yakınmalarından dolayı sanat terapisine gelen genç bir kadındır. A’in yalnız yaÅŸayan annesine karşı kızgınlık duyguları vardır fakat o bunun farkında deÄŸildir. Yakın bir zaman öncesine kadar eÅŸiyle birlikte annesi ile aynı binada yaÅŸarken 30 mil uzaÄŸa kendi evlerine taşınmışlardır. A, bahçe iÅŸlerini sevmekte ve özellikle hafta sonları yeni evlerinin bahçesiyle ilgilenmekten hoÅŸlanmaktadır. Yakın bir zaman önce eÅŸiyle iliÅŸkilerinde çatışmalar ortaya çıkmıştır. A, eÅŸinin ilgi ve ihtimam beklentisinin artmasından endiÅŸe duymaya baÅŸlamıştır. Annesinin her hafta sonu ziyaretine gelmelerini istemesi de, bahçesiyle ilgilenmesini engellemektedir. Bir seans sırasında, A, terapiste bahçesinin yabani otlar tarafından istila edildiÄŸini söylemiÅŸti. Önce, yabani otlarla dolu bir bahçe yetiÅŸtirmenin güzel olabileceÄŸini düÅŸündü, ancak sonra bu düÅŸünceden vazgeçip, bahçesinden yaban otlarını nasıl temizleyeceÄŸini planlamaya baÅŸladı.

Terapist, A’in metaforunu, onun çizimlerinin ötesine geniÅŸleterek duruma uygun bir araÅŸtırma planladı. A’e, kocasıyla kütüphaneye gidip yabani otları nasıl temizleyeceÄŸini araÅŸtırmasını önerdi. AraÅŸtırmalarından sonra, A, çözüm olarak otları yolmayı düÅŸünmediklerini belirtti, çünkü bu ÅŸekilde kökleri kalacak ve daha da çoÄŸalacaktı. Toprağı tamamen kazarak yabani otları köklerinden temizleyebilirlerdi, ama bu durumda çimenleri de yok etmiÅŸ olurlardı. En iyi çözümün, yabani otları kökleriyle birlikte yok edecek kimyasal ilaçlar kullanmak olduÄŸu sonucuna varmışlardı.

Kütüphane araÅŸtırması ve ilgili çalışmalardan sonra kış yaÄŸmurları baÅŸlamadan bahçeyi kurtarmak için kısıtlı zamanları kalmıştı. Terapist, durumu annesine anlatıp onu ziyaret edemeyeceklerini açıklaması için A’i destekledi. EÅŸi de bahçede ağır iÅŸleri yapmak için bir adam tuttu. A kocasının desteÄŸinden memnun kalmıştı. Birlikte annesinin isteklerine daha kolay göÄŸüs gerebilmiÅŸlerdi. Artık annesi günlük yaÅŸamlarına eskisi kadar karışmıyordu. Kocası da hoÅŸnuttu, çünkü A artık kendisinden fazla yakınmıyordu. O’da A’e karşı daha ilgili davranıyor ve onun hobilerine daha fazla destek oluyordu. A de kocasının ilgisine, yeniden uyanmış duyguları ile karşılık veriyordu.

A, eÅŸi ve annesiyle olan iliÅŸkilerindeki deÄŸiÅŸimi görüyordu. Terapide, görsel bir metafor olan yaban otlarıyla dolu bir bahçe sayesinde, zor bir seçim olarak annesinden ayrılmayı, ve eÅŸiyle gereken yakınlığı kurmayı baÅŸarmıştı. Bu zor süreçte, aile köklerinden ayrışmasının tamamlanmamış olması, kuÅŸaklar arası sınırları tanımlama güçlüÄŸü ve yer deÄŸiÅŸtirmiÅŸ kaygısı hakkında içgörü kazanmıştı. KuÅŸkusuz, içgörü tek başına davranışı deÄŸiÅŸtirmeye yeterli deÄŸildir, sadece bunu arzulamayı saÄŸlar.

YÄ°NELEYEN ÖRÜNTÜLER VE Ä°KÄ°NCÄ°L DEĞİŞİKLÄ°KLER

Hastalık belirtileri ve hastanın daha önce bunları düzeltmek için yaptıkları, terapist için tanıya yönelik önemli ipuçlarıdır. Var olan sorun, hastanın patolojik zayıflığı deÄŸil, daha çok interaktif sürecin devamını saÄŸlayan yineleyici bir örüntüdür. (Bross & Benjamin 1982). Bu dinamik, ailesi ve arkadaÅŸlarının sorumluluklarını fazlaca hissettiÄŸi için stres yaÅŸayan 42 yaşındaki E örneÄŸinde açıkça görülmektedir. Bu özelliÄŸinin çevresindekiler tarafından istismar edilerek gücünü aÅŸan sorumluluklar yüklendiÄŸinin ve bundan dolayı kızgın ve gücenik olduÄŸunun farkındaydı. Fakat, buna raÄŸmen, baÅŸkalarının çözümsüz sorunları için çabalamaya devam ediyordu.

Terapist, E’den, kendisini bu denetleyemediÄŸi özelliÄŸi ile nasıl göründüÄŸünü tasavvur eden bir resim çizmesini istedi. Ortaya çıkan sonuç ikisi için de ÅŸaşırtıcıydı: Bir çiçek kolyesi gibi vücuduna küçük insanlar asılmış iri bir kadın resmi çizmiÅŸti. Bu figür fiziksel olarak E’e benzemiyordu. Sonraki deÄŸerlendirmede E, duygulanarak bu figürü 12 yaşındayken kaybettiÄŸi büyük annesine benzetmiÅŸti. E’i, o yetiÅŸtirmiÅŸti ve onun kiÅŸiliÄŸinde önemli bir etkisi vardı. Büyük annesinin hayat görüÅŸü, kendini baÅŸkaları için feda etmek ve hiç kimseye hayır dememekti. E aÄŸlamaklıydı, fakat onun, sürekli baÅŸkalarının isteklerine boyun eÄŸdiÄŸini kızgınlık hissediyordu. Birden, niçin kendini baÅŸkalarına feda etmenin kiÅŸiliÄŸinde böylesi bir yer edindiÄŸini anladı. Terapinin sonlarına doÄŸru, artık geçmiÅŸte kalmış olan büyükannesini gömmeye karar verdi ve onu resmin alt kenarına yatay olarak çizdi. Bunu yaptıktan sonra, büyükannesi öldükten sonra, onun hayatta kalmış inançlarını gömdüÄŸünü belirtti. Bu güçlü sembolik eylem gergin ve gizemli bir ortamda gerçekleÅŸmiÅŸti.

E’nin büyükannesini gömme gereksinimi duyup buna karar vermesi, Watzlawick, Weakland ve Fisch’ in (1974) ‘ ikincil deÄŸiÅŸiklik’ olarak adlandırdıkları, sorun veya iliÅŸkide tamamen yeni bir baÄŸlama geçme halinin bir örneÄŸini görmekteyiz. Bu, sistem deÄŸiÅŸikliÄŸine yol açan bir mekanizma olabilir. Burada konu olan sistem, kendilik düzenleyici bir geri besleme mekanizmasının önceden belirlenmiÅŸ sınırlar içinde, sistemi deÄŸiÅŸtirmeyen küçük iniÅŸ çıkışları ile kısmen duraÄŸanlaÅŸmış bir sistemdir. E’in aile anılarını dramatik bir süreçle yeniden keÅŸfetmesi, büyük annesinden aldığı kendini feda etme anlayışını yeni bir anlayışla deÄŸiÅŸtirmesini saÄŸlamıştır. Erken yaÅŸlarda kazandırılan aile deÄŸerlerine karşı köklü bir tutum deÄŸiÅŸikliÄŸi halinde gerçekleÅŸen bu süreç yeni davranış örüntüleri ile kalıcı bir deÄŸiÅŸime yol açacaktır.

YENÄ°DEN ÇERÇEVELEME

Yeniden çerçeveleme ( reframing), kavramsal ve/veya duygusal bir durumu ya da bir deneyimle ilgili bakış açısını deÄŸiÅŸtirmek ve aynı somut durumu olup bitene uygun baÅŸka bir çerçeveye yerleÅŸtirmeyi ifade eder ( Watzlawick ve ark.,1974 ). Ä°kincil deÄŸiÅŸiklik, bazen hastanın dünya görüÅŸündeki böyle bir deÄŸiÅŸimle tetiklenebilir.

Yeniden çerçeveleme davranışı, bireyin kendisi için yararlı gördüÄŸü bir sistemi koruma giriÅŸimidir ve genellikle terapistler bunu onaylar. ÖrneÄŸin, hasta, ailesindeki bireylerin davranışlarını biçimlendirmiÅŸ olan rolleri ve inanışları araÅŸtırırken, bazen, kendi hayatı ailesi tarafından ÅŸekillendirilen bir çocuk olarak kendisini tanırken, bir yandan da aile sistemini korumak için yıkıcı davranışlarını kontrol etmeye çalışır. Bu ‘ kötü’ çocuÄŸun eylemleri anne babasının dikkatini çeker ve mutsuz evlilik veya alkol-madde kullanımı gibi sorunların etkisinden sıyrılıp, çocuk için beraberliklerini sürdürmeye zorlar. Bu ‘kötü’ eylemler, hastanın aile içindeki konumunu yeniden tanımlayarak ‘‘ baÅŸkalarının iyiliÄŸi için kendini feda etmeyi ’’ yeniden çerçevelendirmesini ve durum hakkındaki algısına bir alternatif oluÅŸturmasını saÄŸlayabilir.

EÄŸer hasta ‘‘ AÄ°LENÄ°N PROBLEM ÜYESÄ° ’’ rolüne ısrarla sarılıyorsa, terapist onu grafik iÅŸlemlerle ayrılmaya cesaretlendirebilir. Hastadan ailesinin resmini çizmesini ister ve çizdikten sonra, bir makasla keserek kendisini resimden çıkarmasını ister. Çıkardıktan sonra, resimde kalan aile üyelerinin birbiriyle iliÅŸkileri üzerine fikir yürütmesini ister. Hemen arkasından, aile resminden kesilip çıkarılan, aile baÄŸlarından kurtulmuÅŸ bir üye olarak kendisi hakkında düÅŸünmesini ister. Bu basit metaforik araÅŸtırma, hastanın bireyselleÅŸme sürecinde yadsınmış geliÅŸim görevleri hakkında konuÅŸmasına yardımcı olur.

DeÄŸerleri veya deÄŸer sahibi olmayı düÅŸündüren bir olay veya davranış yeniden çerçevelemenin ‘‘POZÄ°TÄ°F ÇAÄžRIÅžIM’’ (positive connotation) olarak adlandırılan bir biçimini oluÅŸturur ki, bu hastanın kendi eylemleri hakkındaki algısının güçlü bir alternatifini oluÅŸturabilir. ÖrneÄŸin, bir hasta, kendini eksikli veya yeteneksiz hissetmekte ve sorunlarını çözecek kapasitesi olmadığını düÅŸünmektedir. Terapist, hastanın iyileÅŸme isteÄŸini, onun çaresiz duruÅŸunu terk etmesini saÄŸlıklı bir hareket olarak görür ve bu duruma pozitif bir anlam yükler. Özellikle, hasta sanat terapisine istekli olursa güç, cesaret ve inisiyatif sahibi olma gibi çaÄŸrışımlar da eklenir.

Pozitif çaÄŸrışım hakkında dikkat edilmesi gereken bir nokta, kendine veya baÅŸkalarına karşı ÅŸiddet kullanan ya da geçmiÅŸinde dürtüsel davranış öyküsü olan kiÅŸilerde kullanılmaması gerektiÄŸidir.

Pozitif çaÄŸrışımın etkili bir uygulaması, romancı olmayı arzulayan 40 yaşındaki iÅŸ kadını olgusunda gerçekleÅŸtirilmiÅŸtir. Kadının ikinci eÅŸi, evliliklerinin 5 yılı boyunca onun yeteneklerini kullanması yönünde destek olmamıştır. Aralarındaki duygusal baÄŸlar nedeniyle ayrılmamışlardı ama kadında, çocukları büyüdükçe ÅŸiddetlenen bir depresyon ortaya çıkmıştı. En iyi yaptığı iÅŸler bile ona soÄŸuk ve yaratıcılık gerektirmeyen uÄŸraÅŸlar olarak görünüyordu. Çalışmazsa ailesi açlıktan ölecekmiÅŸ gibi kaygılandığı için bir at gibi çalışmaktan ve bu nedenle yazmaya vakit bulamamaktan yakınıyordu.

Ä°kinci görüÅŸmede terapist, kadının depresyonunu bir deÄŸiÅŸiklik isteÄŸi olarak tanımladı. Kadına, yaratıcı olmayı ve bir roman yazarak yayınlamayı bilinçsizce arzuladığı, fakat bu arzusunu yadsıdıkça depresyonunun yerleÅŸtiÄŸi yorumunu yaptı. Ona, arzusunu gerçekleÅŸtirmek için iÅŸten izin almasını önerdi. Çünkü, yazarlık kariyerini feda edip iÅŸ kadını rolüne sarılması, ona iÅŸine düÅŸkün ve atılgan bir görünüm kazandırıyor ve eÅŸinin de aile içindeki gerçek rolünden uzaklaÅŸmasına yol açıyordu. Bu yorumu yaptıktan sonra onu tebrik etti. Çünkü, bütün doyumsuzluÄŸuna raÄŸmen ailesinin geçimi için asıl ekonomik kaynağı o saÄŸlamıştı.

Üçüncü görüÅŸmede kadının depresyonu azalmış görünüyordu. Bir resim çizdi. Bu resmin konusu “geçen haftaki ve bu haftaki duygularımdı”. Resmin geçen haftayı anlatan bölümünde bir sıkışıklık ve siyah renk egemenliÄŸi görülüyordu. Bu haftayı anlatan bölümde ise ferahlık ve kırmızı, turuncu gibi parlak renklerin yer aldığı görünüyordu. Bu durum hastayı ÅŸaşırtmıştı. Çünkü ev ve iÅŸ yaÅŸamında bir deÄŸiÅŸim yoktu ve bu deÄŸiÅŸimi anlaşılması güç olarak algılıyordu. Kocası bir iÅŸe girinceye kadar iÅŸine sürdürmeye karar verdi. Fakat her akÅŸam iÅŸinden birkaç saat erken ayrılıp romanını yazmak için zaman ayıracaktı. Depresyonu ona bir mesaj vermiÅŸti ve bunu algıladığında mutlu olmuÅŸtu.

Hasta iÅŸindeki üstün baÅŸarısının eÅŸiyle iliÅŸkisinde baskın bir konumda olmasına yol açtığını fark etti ve evliliÄŸini daha eÅŸitlikçi bir iliÅŸki haline getirmek için uÄŸraÅŸmaya karar verdi. Bu yönde bir deÄŸiÅŸiklik ortaya çıktığında kocası ÅŸaşırtıcı bir ÅŸekilde ailenin ekonomik yükünü paylaÅŸtı. Hasta hem iÅŸine hem de roman yazmaya devAm etti ve diÄŸer konularda kendini tanımasına yardımcı olabileceÄŸi düÅŸüncesiyle sanat terapisini sürdürmeye karar verdi.

BÄ°R RÄ°TÜEL Ä°LE BELÄ°RTÄ°YÄ° ETKÄ°SÄ°ZLEÅžTÄ°RME

Hastalığın iyileÅŸmesi için kiÅŸinin tamamen deÄŸiÅŸmesi gerekliliÄŸi, aksi halde her ÅŸeyin tekrar eski haline döndüÄŸü ÅŸeklindeki yaygın inanışın aksine paradoksal bir etkileÅŸtirme tekniÄŸi uygulanabilmektedir. Bu tekniÄŸin uygulanacağı olgunun, aile öyküsüyle iliÅŸkili olan fakat aile tarafından fazla yararlı görülmediÄŸi için kanıksanmış belirtileri olması baÅŸarı ÅŸansını artırır. Böyle bir durumu tespit ettikten sonra terapist hastanın deÄŸiÅŸmesini istemez, hatta sorunun yol açtığı rahatsızlığı artırarak çözümlemeyi hedefler.

Bu çerçevedeki bir uygulama 20 yaşında, objektif kompulsif bir hasta olan S ile yapılmıştır. S, gün içinde sayılamayacak kadar sık ellerini yıkamakta ve geceleri birçok kez karşı konulmaz bir el yıkama zorlantısıyla (compulsion) uykusundan uyanıyordu. Terapiye baÅŸladığında S ailesiyle birlikte yaşıyordu. Düzenli bir iÅŸi yoktu ve bunu el yıkama zorlantısına baÄŸlıyordu. Ailesi, kendileriyle birlikte kalmasını kabul ediyordu. Ancak son zamanlarda evin masraflarına katkıda bulunması istemiÅŸlerdi.

Terapist, S’ in ailesinin onun el yıkama zorlantısını alttan alta desteklediÄŸini hissetmiÅŸti. Çünkü, S’ in sorunu onun bağımsızlaşıp evden ayrılmasını engelliyor ve ailenin alkolizm sorununun açığa çıkmasını da önlüyordu.

S, terapi sürecinde banyo aynası yumruklayan insan resmi çizme gibi bir çok agresyon ifadesi gösterdi. Fakat el yıkama zorlantısı azalmadı, aksine ellerinin tahriÅŸ olup kanamasından yakınıyordu.

Terapist el yıkama zorlantısını etkisizleÅŸtirmek bir ritüel düÅŸündüÄŸü sırada hasta, el yıkama zorlantısının aslında, ailesinin elini yıkaması gerektiÄŸi düÅŸüncesinin bir ifadesi olduÄŸunu söylemiÅŸti. Bu sözler, genç bir yetiÅŸkin olarak ailesinden ayrılması anlamına geliyordu. Terapist, S’ e, el yıkama zorlantısı her ortaya çıktığında ailesinden kendisine katılmasını istemesini önerdi. Öyle ki, bütün aile üyeleri birlikte banyoya gidip ellerini yıkayacaklardı. S, gece boyunca bir çok defa herkesi uyandıracak, birlikte ellerini yıkayacaklar ve bu sırada S, sorununa çözüm bulmak için ailesinden fikir vermelerini isteyecekti.

Bir haftalık uygulamadan sonraki ilk görüÅŸmede S olup bitenleri anlattı: Ä°lk günlerde ailesinin iÅŸbirliÄŸi ve yardımını tamamen saÄŸladığını, gündüz ve gece boyunca el yıkamasına eÅŸlik ettiklerini fakat sonraki günlerde uykudan uyandırılmalarına aşırı sinirli tepkiler gösterdiklerini söyledi. Bir gün anne babası, iyice kızıp iÅŸbirliÄŸini sürdürmeyi reddetmiÅŸlerdi. Ertesi gün de S uyuya kaldığı için anne babasını da uyandıramamıştı. Haftanın sonraki günlerinde S, ellerini yıkamak için uyanmadan gece boyunca uyuyabilmiÅŸti.

Sonraki oturumda terapist S’e ellerini açarak izlemesini ve resmini yapmasını söyledi. S el resmini çizdikten sonra onu terapi odasının duvarına astı ve bir hafta boyunca orada kalmasını istedi. Ä°ÅŸ arayacaktı ve bu sırada sık sık elini yıkamayı sürdürürse bunu açıklamak zorunda kalmak onu utandıracaktı. Terapistten iÅŸ ararken eline göz kulak olmasını istedi. Kısa bir araÅŸtırma sürecinden sonra S bir iÅŸ buldu. Birkaç ay sonra da el yıkama sıklığı azaldı ve ailesinin evinden taşınıp bir arkadaşıyla birlikte bir apartman dairesine taşındı. Belirti ortadan kalktı ve tedavi bitirildi.

DENGESÄ°ZLEÅžTÄ°RME DiÄŸer bir paradoksal yaklaşım, kısa süreli terapiye katılan M adlı genç bir kadının tedavisinde uygulanmıştır. M, giderek daha kontrol edici olan kocasından rahatsızdır. Üç yıl önce birbirlerini severek evlenmiÅŸlerdir. Fakat evlilik iliÅŸkilerindeki rolleri baskı potansiyeli olan katı bir tamamlayıcılık ÅŸeklinde oluÅŸmuÅŸtur.

Kocası E erkeklerin egemen olduÄŸu Ä°spanyol kökenli bir aileden gelmektedir. M ise boyun eÄŸici ve aşırı korunmuÅŸ bir çocuk olarak yetiÅŸmiÅŸtir.

M ve eÅŸinin yeni yürümeye baÅŸlayan bir kız çocukları vardır. Karı koca tartışmalarında, M’nin bu çocuk için yetersiz bir anne olduÄŸu görüÅŸü ortaya çıkmış ve her ikisi de buna inanmıştır. Fakat M kendini geliÅŸtirmeye çok isteklidir. Kızı için saygı gören ve rekabetçi bir anne modeli olmaya çalışmaktadır.

Terapinin amacı, M’ye sorumluluk sahibi ve boyun eÄŸici bir kız çocuÄŸu rolü veren aile kökenlerinden ayrıştırıp bağımsız bir birey olmasına yardım etmektir. Böylece, bir kız çocuÄŸu olmaktan kurtulup bir anne olarak evliliÄŸinde daha güçlü ve eÅŸit konum elde edebilecektir.

Terapinin ilk aÅŸamalarında M’nin kocasına karşı kızgınlığına yoÄŸunlaşıldı. Kocasının kendini nasıl kışkırttığını anlatan bir resim çizdi. Resimde kendini soÄŸan doÄŸrarken çizmiÅŸtir. Kocası onun elindeki soyma bıçağını alıp yerine kesme bıçağını verir, çünkü bu daha güvenli ve soÄŸan soymak için doÄŸru araçtır. Bu M’yi çileden çıkarır. Soyma bıçağı onun her zaman tercih ettiÄŸi en sevdiÄŸi aygıttır ve kocası onun alanına girmektedir. Ailenin yemeÄŸini hazırlamak onun iÅŸidir. M ilk resmini anlattıktan sonra çubuk insan figürlerinden oluÅŸan bir resim daha çizer. Çubuk insan figürlerinden biri, daha küçük olan diÄŸerini azarlamaktadır. M, azarlayan figürün hem annesini ve kocasını temsil eden “hareket ve sözleri aynı kiÅŸi, paylayıcı” olarak tanımlar.

M, kocasının aşırı koruyucu tutumunu tartışırken güncel sorunu ile annesinin kendisini sürekli çocuk gibi hissetmesine yol açan boÄŸucu baskısı arasındaki baÄŸlantıyı fark eder.

Kocası ile kendisi arasındaki etkileÅŸimin bu ÅŸekilde yeniden ifade edilmesinden sonra terapist ÅŸu yönergeyi verir: “Yemek hazırlarken kocanız mutfaÄŸa gelip müdahale ederse, yaptığınız iÅŸe ara verip ona sarılın veya öpün. Sonra, kendi yönteminizi hiç deÄŸiÅŸtirmeden yaptığınız iÅŸe devam edin.” M’nin ilk tepkisi ÅŸaÅŸkınlık ÅŸeklindeydi. Ama biraz sonra gülümsedi.

Terapist, bu yöntemi M’nin eÅŸinin aşırı kontrol edici tutumu nedeniyle iliÅŸkilerinin akışı bozulduÄŸunda etkili bir müdahale olarak yapılandırmıştı. E’nun kontrol edici davranışlarının altında yatan etken, koruma isteÄŸiydi. M’nin sarılması ve öpücüÄŸü bu olumlu isteÄŸin ödülü olacaktı. Ama aynı zamanda, beklenmedik bir ÅŸekilde cinsel mesaj da vermiÅŸ olacaktı. Bu cinsel mesaj, E’nun babacan koruyuculuÄŸunu dengesizleÅŸtirecekti.

M, mutfak iÅŸlerinde yöntemi baskı altında kaldığında terapistin yönergelerinden destek aldı. E için ise, ödül ÅŸeklinde gelen davranışların yinelenip gitmesi bıktırıcı bir etki yaptı.

TERAPÖTÄ°K ÇÄ°FTE BÄ°NDÄ°RME

DiÄŸer bir paradoksal müdahale yöntemi “ çifte bindirme ” kavramı ile tanımlanmıştır. Aslında, ÅŸizofrenik üyesi olan bir ailedeki etkileÅŸim için kullanılan bu kavram, iki veya daha çok kiÅŸinin etkileÅŸiminde, birbiri arkasına gelen ve ceza (ya da tehdit) içeren iki isteÄŸin, birincisi hala geçerliyken, onunla çeliÅŸen ikinci bir isteÄŸin ifade edilmesidir. Çifte bindirmenin etkisini artıran diÄŸer bir özelliÄŸi, hedef aldığı kiÅŸinin etkileÅŸim alanından ayrılmasının yasaklanmış olmasıdır.

Aile ortamında iÅŸlevsel olmayan davranışlar baÄŸlamında patolojik olarak deÄŸerlendirilen çifte bindirme, terapötik bir teknik olarak yapılandırılabilir ve ailenin veya bireyin yeni iÅŸlev düzeyine sıçramasını baÅŸlatan bir güç olabilir. Terapötik çifte bindirme ile karşılaÅŸan kiÅŸi, kafasını karıştıran bir mesaj alır ve seçim yapma zorunluluÄŸuyla karşı karşıya kalır.

AÅŸağıda sunulan uygulama örneÄŸinde, imgelemeye dayalı sanatsal çalışmalar yoluyla bir paradoksal yaklaşım denenmiÅŸtir. Terapötik yardım almak için baÅŸvuran bir evli çiftin her biri diÄŸerinin anne babasının aile yaÅŸamlarına çok karıştığından yakınmaktadır. Çiftin önemsizmiÅŸ gibi görünen yakınmaları sıralanırken, kocanın önceki evliliÄŸinden olan çocuÄŸun karısı tarafından dövüldüÄŸünü söylemesi ve çocuÄŸu dövülürken adamın hiç müdahale etmediÄŸinin ortaya çıkması ciddi bir sorunu düÅŸündürmüÅŸtür.

Kadının tartıştığı kocasının eski eÅŸinden olan çocuÄŸuna ÅŸiddet göstermesi hoÅŸ görülmese de anlaşılabilir. Nitekim, terapi sürecinde kadının kendi ailesinden ÅŸiddet gördüÄŸü ortaya çıkmıştır. Fakat, çocuÄŸun öz babası olarak kocasının neden bu ÅŸiddete seyirci kaldığı, neden oÄŸlunu korumadığı ilk bakışta anlaşılamamıştır.

Bir bireysel görüÅŸme oturumunda, terapist adamdan annesiyle iliÅŸkisini gösteren bir resim çizmesini istemiÅŸtir. Adam çizdiÄŸi resimde, kendini dizleri üstünde oturmuÅŸ ve başı öne eÄŸik halde çizmiÅŸtir. Resimde, annesi onun karşısında ayakta durmakta ve tehdit eder gibi parmağını ona doÄŸru uzatarak ÅŸunları söylemektedir: ‘‘ Sen uyuÅŸuk, bencil ve aptalsın. Hayatımı mahvediyorsun ama yine de sana ihtiyacım var. Seni piç…’’

O ÅŸimdi, yetiÅŸkin olarak da annesinin haklı olduÄŸunu düÅŸünüyor ve istismar edilmesini haklı gösterecek kadar büyük kusurları olduÄŸuna inanıyordu. Erken çocukluk döneminde sürekli reddedilmiÅŸ ve deÄŸersizlik duygusu hissettirilmiÅŸti. Benlik kavramı zayıf, öz saygısı düÅŸüktü. Annesinin küçük düÅŸürücü sözleri hala kulağında çınlıyordu. Ama bir yandan da annesinin çocuk yetiÅŸtirme tarzını doÄŸru buluyordu. Anlaşılacağı gibi, iç dünyasında çatışmalı dürtü ve birlikte bulunuyordu: yoÄŸun bir suçluluk ve kızgınlık.

Sonraki oturumda, ‘‘ suçluluk duygusunun resmini ’’ çizmesi istendiÄŸinde, başının üstünde su dolu kavanoz olan bir insan resmi çizdi. Bu kavanoza iki bardakla su dolduruluyordu. Bardaklardan biri resimdeki insanın kendi elindeydi. DiÄŸerini tutan elin kime ait olduÄŸu çizilmemiÅŸti. Kavanozun altında da su damlayan bir musluk görünüyordu. Adam resmi ÅŸöyle anlattı: ‘‘ Suçluluk annemin bardağı ile kavanoza doluyor ve bu musluktan boÅŸalıyor. Ben musluktan akanı bardaÄŸa doldurup tekrar kendime dolduruyorum.’’ Bu hareketin nedeni sorulduÄŸunda da ÅŸöyle açıkladı: ‘‘ EÄŸer bu kap boÅŸalırsa, kafamın içindeki volkan patlayacak.’’

Bu oturumun sonunda terapist, stratejik bir müdahalede bulunmaya karar verdi. Önce suçluluk duygusunun yaÅŸamındaki rolünü iyi deÄŸerlendirdiÄŸi ve o resimde gösterdiÄŸi yöntemle ustaca dengeleyebildiÄŸi için onu kutladı. Sonra ona bir ödev verdi: Aile üyelerine ve yakın arkadaÅŸlarına gidip onlara karşı bir hatası olup olmadığını ve olmuÅŸsa nasıl telafi edebileceÄŸini sormasını istedi. Adam, bunu yaparsa suçluluk duygusunun daha sık ve daha ÅŸiddetli olacağını söyleyerek itiraz etti. Ancak terapist ısrar edince uygulamayı kabul etti.

Bir sonraki oturumda, ödevinin uygulaması hakkında bilgi vermesi istendiÄŸinde isteksiz davrandı ve bunun aptalca bir ÅŸey olduÄŸunu söyledi. Ödevini uygulamak için gidip konuÅŸtuÄŸu kiÅŸilerin hiç birini memnun edememiÅŸti. Terapist adamdan böyle anlamsız bir ÅŸey istediÄŸi için özür diledi. Sonra, önerdiÄŸi çalışmanın baÅŸarısız olması ve onu mutsuz etmesi nedeniyle danışanına karşı kendini suçlu hissettiÄŸini yüksek sesle mırıldanarak odada dolaÅŸmaya baÅŸladı. Tam bu sırada adam, terapiste dönerek kendini suçlamamasını, çünkü suçluluk duygusunun anlamsız bir ömür törpüsü olduÄŸunu haykırdı.

Bu taktik, suçluluk duygusunun yeniden tanımlanması ve danışanın, yıllarca kendisini rahatsız etmiÅŸ olan suçluluk duygusuna tepki gösterebilmesini saÄŸladığı için baÅŸarılı oldu. Bu ÅŸekilde danışanın algısının deÄŸiÅŸmesi onun yaÅŸam anlayışını deÄŸiÅŸtirdi ve içgörü olmaksızın hızlı bir ikincil deÄŸiÅŸiklik gerçekleÅŸmiÅŸ oldu.

SONUÇ Sanat tekniklerinin aile terapisinde kullanılması, terapist-hasta iletiÅŸimini zenginleÅŸtirmesinin yanı sıra aile sorunlarının görsel olarak irdelenebilmesine de olanak saÄŸlar. Terapist, görsel ve sözel metaforlar ile sanat tekniklerinden yararlanarak aile üyelerinin kendilerini anlamalarına yardımcı olabilir. Ayrıca, kiÅŸiler kendi iç dünyalarını keÅŸfederek sorunlarını çözmede kiÅŸisel kaynaklarından daha çok yararlanabilir.

 



Web Sitlerimiz: Antalya Terapi Psikiyatri | Antalya Cinsel Terapi | Neo Rezonans Antalya | Sevilay Zorlu