drsevilayzorlu@gmail.com
TEL : 0242 316 98 99
Cetad Antalya Bölge Temsilcisi
ÇOCUK VE OYUN
OYUN VE Ä°NSAN

YaÅŸam oyunla baÅŸlar. Bebekleriyle oynayabileceÄŸini, onu büyütebileceklerini hayal edebilen kadınla erkek birbirleriyle oynarken bir bebek dünyaya getirirler. Bu hem bir oyundur hem de gerçeÄŸin ta kendisi. Ä°yi oynayanlar eÄŸlenir ve geliÅŸir, iyi oynayamayanlar ve yaratıcılıklarını kullanamayanlar yaÅŸamdan keyif alamazlar, güçlükler yaÅŸarlar. YaÅŸamı tamamıyla bir oyun olarak görenler de gerçek yaÅŸamla baÄŸlantılarını sürdürmekte zorlanır, yaÅŸamlarının ve iliÅŸkilerinin sürekliliÄŸini saÄŸlayamazlar.

Bu yazıda oyunun, insan yavrusunun psikolojik geliÅŸimindeki etkilerini ve yerini açıklamaya çalışacağım. Sizin de göreceÄŸiniz gibi, oyunun yaÅŸamımızdaki yeri çok deÄŸerli. Oynayabilenler keyif almakta, üretmekte, özgüvenlerini pekiÅŸtirmekte, esnek olabilmekte ve yaÅŸamda baÅŸarılı olmaktalar.

Oyun hemen baÅŸlar. Dünyaya gelen bebek annesiyle, anne bebekle oynar. Zaman zaman bu oyuna baba da katılır. Bu oyunlarda hep coÅŸku ve neÅŸe vardır. Oyun ne kadar eÄŸlenceli ve ÅŸaşırtıcı ise bu anlar ve sahneler bebeÄŸin zihnine o kadar çok kazınır. Anne-baba çocuklarıyla ya da çocuklar kendi aralarında, yaÅŸamdaki gerçeklerin hepsini hafifletilmiÅŸ, ruhsal açıdan sindirilebilir biçimleriyle oynarlar. Yemek yeme, konuÅŸma, evcilik, askercilik, ip atlama, kovalamaca, hikaye uydurma vb. oyunlarının tümü hem oyundur hem yaÅŸamdır.

Çocuk oyunla yaÅŸama geçer, yaÅŸamı öÄŸrenir. Bebek önce bedeniyle oynar (annesiyle de oynar ama ilk baÅŸlarda onu da kendisinden bir parça gibi gördüÄŸünden annesinin bedeniyle oynarken aslında kendisiyle oynuyordur); hem kendisinin hem annesinin parmağını emer, eliyle, saçıyla oynar. Anne, çocuÄŸunun bu oyununa, kendisiyle iliÅŸki kurmasına ve kendisini kullanmasına izin verirse annesinden güç alan çocuk baÅŸka nesnelere, oyuncaklara, kardeÅŸlere, arkadaÅŸlara geçebilir. Annenin kendisini bu biçimde bebeÄŸinin kullanımına sunması sayesinde bebeÄŸin ruhsallığının temelleri oluÅŸur.

Oyun ve oyuncak hem gerçek yaÅŸamın içindedir hem de hayal dünyası aracılığıyla çocuÄŸun iç dünyasının bir parçasıdır. Oyun ve oyuncak arada bir yerdedir. Bu aradalık sayesinde insan yavrusunun sonsuz çeÅŸitlemeler oluÅŸturmasına olanak doÄŸar. Her çeÅŸitlemenin içinde, çocuk kendi sınırlarını, yeteneklerini, kedisini, anne-babasını, kardeÅŸlerini, dünyayı tanır. Dünyalara hakim olmayı öÄŸrenir, hem iç dünyasına, hem dış dünyaya, hem de ikisinin arasında kalan ara dünyaya. Ä°nsanın oynama, oyuncakları kullanma, böyle bir ara alan yaratma kabiliyeti, iç dünyasında yaÅŸadıklarını bu alana yansıtarak çalışabilmesine, bunları yoÄŸurabilmesine, yenilikler yaratabilmesine olanak tanır. Kızlar; bebeklerle oynamaya, bebek sahibi olmayı hayal etmeye, annelik alıştırmaları yapmaya ilk fırsatta baÅŸlarlar. Bu yüzden kadınlar iliÅŸki kurma konusunda ustalaşırlar. Erkek çocuklar ise daha çok sert cisimlerle, tahtalarla, silahlarla, arabalarla oynarlar. Onlar da alet kullanımında ve teknik iÅŸlerde, dış dünyanın biçimlendirilmesinde kendilerini geliÅŸtirirler.

Çocuk, yarattığı oyunlar sayesinde iç dünyasını bütünleÅŸtirebilir. Kendisine zor gelen yaÅŸam lokmalarını tekrar tekrar çiÄŸner ve yutulabilecek hale getirir. Her oyunla yaÅŸamdaki arzular, zorluklar, kaygılar yeniden yaÅŸanır, deneyimlenir. Her oyunla çocuk kendisine yeni bir ÅŸans tanır. Ä°nsan büyüdükçe oyundan keyif alma düzeyi azalabilir, gereksinim duyduÄŸu yerlerde tekrarlar yapmaktan kaçınabilir. Bunu eriÅŸkinler ile çocukların yeni öÄŸrendikleri ÅŸeylere yaklaşımında açıkça görürüz. Çocuk, yeni bir dil, yeni bir spor oyununu öÄŸrenirken hatalarından keyif alır, yapamamazlıklarına gülerek denemeye, tekrar etmeye devam eder. Bu yüzden de çocuklar daha hızlı ve daha kolay öÄŸrenirler. Ama bazı eriÅŸkinler, özellikle de hata yapma hakkını, yapamama ÅŸansını kendilerine tanımayanlar, yanlışlarına gülemeyenler ya da tekrar deneme hakkını kullanamayanlar, yeni ÅŸeyler öÄŸrenmekte zorlanırlar. Yeni ilgi alanlarını, öÄŸrenmeyi çabuk bırakır, kendilerini yeterince geliÅŸtiremezler.

Oyun ve oyun arkadaÅŸları çocuÄŸun aynasıdırlar. Çocuk, sosyal aynadaki görüntüsüne farklı zamanlarda, mekanlarda ve oyunlarda bakarak kendine bakışını netleÅŸtirir, kendini tanır. Çocuk hem kendisini nasıl gördüÄŸünü hem de nasıl görmek istediÄŸini oynar. Bu deneyimleme ve oyunla kendini gerçekleÅŸtirme olanağı sayesinde çocuÄŸun özgüveni geliÅŸir, çocuk büyür. Almayı ve vermeyi, kaybetmeyi ve bulmayı, ayrılmayı ve birleÅŸmeyi, erkekliÄŸi ve kadınlığı, anneliÄŸi ve babalığı, sınır koymayı, sevmeyi, kızmayı, üzülmeyi, yarışı, rekabeti tanır.

Çocuk her oyunda üzerine bir kimlik giyer. Üzerine oturduÄŸunu gördüÄŸü, kendisi için önemli olan kiÅŸilerin beÄŸendiÄŸini gördüÄŸü kimlikleri benimser, içselleÅŸtirir. Erkek çocuk babasıyla, birbirlerine zarar vermeden rekabet etmeyi, erkek erkeÄŸe etkinlikler yapmayı, annesi ile bir kadın karşısında nasıl erkek olunacağını oynar. Anne-babasının, bu oyunlar içindeki erkek kimliÄŸini tanımalarını ister. Kız çocuk, annesine olan yakınlığını bozmadan onunla nasıl rekabet edebileceÄŸini, kadın kadına nasıl yaÅŸanacağını, babası ile bir erkek karşısında nasıl kadın olunacağını oynar. Her ikisinden de kadınlığını tanımalarını bekler. Bu tanınma, onaylanma o kadar önemlidir ki ancak bunun ardından saÄŸlıklı bir kendilik duygusu, ergenlik ve eriÅŸkinlik gelebilir. ÖrneÄŸin araÅŸtırmalar, anne babası boÅŸanmış olan erkek çocukların, eÄŸer baba yerine geçebilecek kiÅŸiler bulamazlarsa ya da anne-oÄŸul iliÅŸkisi çok yakın ve çevreden yalıtılmış ise, saÄŸlıklı bir erkek kimliÄŸi geliÅŸtirmekte zorlandıklarını göstermektedir. Yani annenin ya da babanın oyundan çıkması oyunun dengesini bozar.

Oyun, kültürün öÄŸrenildiÄŸi yerdir de. Aile dışından arkadaÅŸlarla oynanan oyunlar, törenler, spor, sanat, dans, tiyatro sayesinde çocuk toplumunun kültürünü öÄŸrenir. Toplumunun ve kültürünün içinde bir yer edinir. Aslında çocukluktaki oyun alanı çok bereketli bir alandır ve çocuk büyüdükçe kültürün, geleneklerin, dinin, sanatın, insanlarla ve nesnelerle iliÅŸkilerin yaratıldığı ve yaÅŸandığı alan haline gelir.

Oyunda çocuk kendisini dile getirir. Çocuk, deneyimlerini, yaÅŸadıklarına karşı geliÅŸtirdiÄŸi tepkileri, isteklerini, gereksinimlerini oynar. En önemlisi de çocuk oyunlarda fantezilerini, hayallerini oynar. Oyunlar ve oyuncaklar, çocuÄŸun iç dünyasını o kadar güzel yansıtır ki çocuk psikanalistleri, psikiyatristleri ve terapistleri oyunu, eriÅŸkinlerin dilinin, konuÅŸmanın eÅŸdeÄŸeri olarak görürler. Çocuklarla oyun oynayarak anlaşır, çocukları oyun oynayarak iyileÅŸtirirler. Psikoterapi ve psikanaliz de eriÅŸkinlere özel bir oyun alanı yaratır. Bu oyun alanında oyuncakların yerini onların isimleri ve sözcükler alır.

Hayal edebilen çocuklar oyun oynar, oyun oynayan çocuklar hayal edebilirler. Oyunlar tekrar edildikçe tasarımlar içselleÅŸtirilir, isimlendirilir ve iç dünyanın ÅŸekillenmesine yardımcı olurlar. Oyunlarda yer alan anne-babalar, kardeÅŸler, arkadaÅŸlar, oyun sırasında farklı farklı yönleriyle gözlemlenir ve tanınır. Bu yolla, çocuÄŸun iç dünyasındaki kiÅŸilerin hayalleri, tasarımları netleÅŸir, gerçeÄŸe yakınlaÅŸmaya baÅŸlar.

Oyunlarda ve masallarda, kötüler, canavarlar, cadılar yenilir ve sonunda çocuÄŸun iç dünyasına iyilik ve mutluluk hakim olur. ÇocuÄŸun, iyiliÄŸin gücüne, geleceÄŸin iyiliÄŸine ve kendisine duyduÄŸu güven pekiÅŸir, zorluklarla, kötülüklerle mücadele etme yetisi güçlenir. ÇocukluÄŸunda bu yönleri geliÅŸmeyen kiÅŸiler kendilerine, çevrelerindeki insanlara, dünyaya, yaÅŸama ve geleceÄŸe umutla bakamazlar. Yani oyun hem bütünleÅŸtirici hem de iyileÅŸtiricidir.

Oyun her zaman heyecan verir, coÅŸkuludur, çünkü oyunu yaratan çocuktur. Her oyun, oynayan çocuÄŸun malıdır. Mızıkçılar, hile yapanlar oyunda istenmezler. Oyunun doÄŸasında samimiyet ve dürüstlük vardır.

Modern yaÅŸamın çocuklarını bazı tehlikeler beklemektedir. Oyun arkadaÅŸları sık deÄŸiÅŸiri, süreksizdir. Çocuklar parklarda hep farklı arkadaÅŸlarla karşılaÅŸmaktadırlar. Aynı arkadaÅŸlarla bir sokakta oynayarak büyümek geçmiÅŸte kalmıştır. Artık oyuncaklar eskisi gibi saÄŸlam da deÄŸildirler. Çok kolay ve bol miktarlarda elde edilebilmekte, çok kolay ve hızlıca kırılıp parçalanmaktadırlar. Sanal oyunlar ve sanal arkadaÅŸlar sanal ve sahtedirler. Derinlikleri ve canlılıkları yoktur, verdikleri duygular yüzeysel ve geçicidir. ArkadaÅŸlıklardaki süreksizlik, oyuncaklardaki bolluk ve kalitesizlik, sanal dünyadaki sahtelik ve yüzeysellik modern çocuÄŸun ÅŸanssızlıklarıdır aslında.

Arkadaşı yeni de olsa, çabuk kırılan bir oyuncakla da olsa, sanal da olsa çocuk içinden geldiÄŸince oynar. Çocuk ne kadar küçükse oyunu o kadar serbestçe ve içinden geldiÄŸince oynar. Her yaÅŸta oyunun içinde serbestçe hareket edilen bir kısım vardır, ama yaÅŸ ilerledikçe oyunlara yansıyan içsel öÄŸelerin oranı ve bilinçdışının etkileri azalır, gerçekliÄŸin etkileri ve oyunun kuralları artar. Ama oyun hep devam eder. Ta ki ölüm, oyuncuyu oyundan çıkarana dek. Bu yüzden en heyecanlısı yaÅŸam oyunudur, çünkü ne zaman oyundan çıkılacağını kimse bilmiyordur.


Web Sitlerimiz: Antalya Terapi Psikiyatri | Antalya Cinsel Terapi | Neo Rezonans Antalya | Sevilay Zorlu